birlik beraberlik halleri - 2
Her işin başı "birlik - beraberlik"
Taksim Starbucks'da sıra bekliyorum, Arap olduğunu anladığım, üç çocuklu bir aile, sırayı yoksayıp, lök diye yapıştı tezgaha. Kızdık tabii...kızdık da ne mi yaptık? Geleneksel Anadolu söylenme sanatından döktürmeye başladık. "Araplar şöyle, Araplar böyle... " O sırada, kuyruktan bir yabancı çıktı, bizim vıdı vıdı vici performansını hiçe sayarak, bunların yanına gitti, Alman aksanlı ingilizceyle, "ingilizce biliyor musunuz?" diye sordu. Araplar ööyle baktılar. Bizimki, son derece yumuşak bir üslup ve güler yüzle gelen cevabı aldı, nezaketi bırakmadan, sabırla kuyrukta beklemenin faziletlerini anlattı. Araplar da adama gülümsediler ve kuyruğa katıldılar. Biz kuyruk ahalisi bu işe bozulduk tabii, Alman'a "şerefsiz" dedik. Sonra, bizim Hans Arapların yanına gitti, sordu 'siyria?' karşıdakiler 'kuwayt' diye bir ses çıkarttılar. Bizim bir arkadaş "ana bunlar ötüyo ya la" dedi, güldük birlikte. Kuyruktan biri "bu avrupalılar hep böyle işte, önce güler yüzle yaklaşırlar sonra bir bakmışsın donuna kadar soymuşlar" "Şerefsizler" "Dostluk da, muhabbet de bizde kardeş, bunlarınki öğrenilmiş davranış, sor bakalım bu Arapları evine alır mı?" "Evini bırak, sokağından geçirmez şerefsiz" ... Baktık Hans Araplarla kart değiş tokuşu yapıyor, sırayı bozmaya karar verip, hep birlikte ortak küme kurduk kasa önünde. Şerefsizler de kalakaldılar kendi hallerinde. Siparişleri alan delikanlı bu işi anlamadı, "bu halde size yardımcı olamam ama, sıraya girin beyefendinin arkasına" diye eliyle bizim şerefsizi gösterdi. Grup olarak Starbucks nezdinde Amerikan emperyalizmini protesto ettik, "şerefsizler" dedik. Bir arkadaş "yanlış yapıyoruz arkadaşlar, asıl şerefsiz bizi kendi vatanımızda yabancı haline getirenler" dedi. Bu yorum çok hoşumuza gitti, "gün birlik beraberlik, emperyalizme karşı tek vücut olma günü" dedik. Mercan'a gidip kokoreç yedik.